Değerli Mezunlarımız,
Bu sayfada yayınlanmak üzere aşağıdaki sorulara cevaben hazırlayacağınız 200 – 300 kelimelik ODTÜ öykünüzü bekliyoruz. Paylaşacağınız öyküler zaman zaman bizim paylaştığımız öykülerle birlikte bu sayfada yer alacaktır. Öykünüzü paylaşmak için lütfen tıklayınız.
Metninizi hazırlarken lütfen aşağıdaki soruları göz önünde bulundurunuz.
• Hangi bölümden hangi yıl mezun oldunuz? Şu anki pozisyonunuz nedir?
• ODTÜ’de geçirdiğiniz yılların size akademik anlamda ve kişisel gelişiminiz açısından neler kattığını düşünüyorsunuz?
• Mezuniyetiniz sonrası, özellikle profesyonel hayatınızda, ODTÜ’lü olmanın etkilerini nasıl hissettiniz?
• ODTÜ ile bağlarınız devam ediyor mu? Nasıl?
• Öğrencilerimize söylemek istedikleriniz nelerdir?
Osman Tüzün (CENG '90)
Garanti Bankası - İK Direktörü
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 1990 yılı mezunuyum. 13 yıldır Garanti Bankası’nda farklı birimlerde görev aldıktan sonra, 2008 yılında İnsan Kaynakları Müdürlüğü’ne atandım. 7 yıldır İnsan Kaynakları Koordinatörü olarak görev yapıyorum.
Bir kurumda en önemli varlık insan, kurumlarda insanları güçlendirecek, destekleyecek sistemler üzerinde çalışmak gerekiyor. Mühendislik fakültesi mezunuyum. Bu anlamda; bir işin analitiğini çıkarma, o sistemi etkileyecek faktörleri öngörme noktalarında ODTÜ’deki öğrencilik hayatım boyunca öğrendiklerimi uygulama fırsatı yakaladım diyebilirim.
Günümüz şartlarında hem iş hayatı hem de özel yaşam çok kompleks hale geldi. Bir çok uyaran ve detayla uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. ODTÜ’lü olmanın ve mühendislik okumuş olmanın bu karışıklıkla başa çıkacak sistemleri, yöntemleri, hem özel hem iş hayatınızda kurmada çok büyük faydası olduğuna inanıyorum. 25 yıl önce bile bize sunulan ODTÜ’deki sosyal ortam, imkanlar kişisel gelişimde hayata farklı açılardan bakma yönünde çok güzel bir hazırlık ortamı sağladı diye düşünüyorum.
Garanti Bankası olarak çalışanlarımızın ihtiyaçlarını anlamak ve onların beklentilerine yönelik çözümler sunmak üzerine kurulu, iş-yaşam ilişkimizi yöneten İş Yaşam İlişkisi (İYİ) ekibini yaklaşık 2 yıl önce İnsan Kaynakları bünyesinde kurduk. Ekip yalnızca çalışanlarımıza değil, dış adaylara da Garanti’deki çalışma ortamını tanıtacak pek çok etkinlik düzenliyor. Bu noktada her yıl düzenli olarak ODTÜ’yü de ziyarete geliyoruz. Yılda iki kez düzenlenen Kariyer Fuarı’nda öğrencilerle buluşup bankamızı ve çalışma kültürümüzü anlatma fırsatı yakalıyoruz. Bankamızda ODTÜ’lü üst düzey yöneticilerimiz ve çalışanlarımız mevcut. Onlar da zaman zaman bize destek olup, hem okullarını ziyarete, hem de yönettikleri alanları öğrencilere tanıtmaya, paylaşmaya geliyorlar. Bu buluşmalardan aldığım geri bildirimler bir ODTÜ’lü olarak beni çok gururlandırıyor.
Garanti Bankası olarak aramıza kazandırdığımız adayların ortalama %85’ini yeni mezunlar oluşturuyor. Bu doğrultuda hedefimiz yeni mezun çalışanları aramıza kazandırdıktan sonra, onları gerek mesleki gerek kişisel eğitimlerle desteklemek ve kariyerlerine Garanti Bankası’nda devam edebilecekleri bir ortam sunmak. Yeni mezun olacak öğrencilerimize şunu söylemek isterim, kendilerini besleyecek, geliştirecek meslekleri araştırsınlar. Staj yapmayı ihmal etmesinler, çünkü işe başlamadan önce okurken hayalini kurdukları işte etkin rol almak ve kurumu tanımak çok kıymetli oluyor.
Umay Şaplakoğlu (BIOL '96)
Global Leader at GE Healthcare
ODTÜ Biyoloji bölümünden 1989 yılında mezun oldum. Daha sonra aynı bölümde Prof.Dr. Emel Arınç ile master (1991) ve Prof Dr. Mesude İşcan ile de doktora (1996) yaptım. Master ve doktoram sırasında aynı zamanda assistan olarak da çalıştım. Şu anda GE Healthcare Life Sciences biriminde bir teknik ekibin global lideriyim. Amerika' da New Jersey eyalatinde konumlanmış durumdayım. Ekibim yaklaşık 40 bilim adamı ve mühendisten oluşuyor ve Çin, Hindistan, İsveç ve Amerika ya dağılmış durumda. Özetle işimiz biopharma şirketlerine biyolojik ilaç üretimi konusunda destek olmak. Bunu hem proje alarak hem de eğitim vererek yapıyoruz.
ODTÜ'de geçirdiğim 11 yılı büyük bir özlem ve sevgiyle hatırlıyorum. ODTÜ'nün ve oradaki hocalarımın bana en büyük katkısı düşünmeyi öğretmek ve bugünkü iş alışkanlıklarımın temelini atmak oldu. İstisnasız hocalarımın hepsi üniversite ve üniversite sonrası yıllarda sorularıma ve bana sevgi ve saygıyla yaklaştılar, zamanlarını vermekten hiç kaçmadılar. Kuvvetli akademik eğitimin ötesinde insan ilişkilerini, bir grubun önünde konuşmasını, ve bunun gibi birçok iş hayatında gerekli olan becerileri de verdiler. En önemlisi bu becerileri gelişterebileceğim ve deneyerek ve yanılarak öğrenebileceğim ortamlar yarattılar. Dünya'daki diğer akademisyenlerle olan bağları sayesinde bizim de ufkumuzu genişlettiler ve olanaklar yarattılar. Örneğin hemen aklıma gelen olanaklardan biri Sayın Emel Arınç hocamın beni yardımcı olarak götürdüğü NATO yaz okulları. Orada tanıştığım Amerika'daki akademisyenler Amerika'ya ilk geldiğim yıllarda bana yol gösterdiler. Bir diğeri bilim felsefesi hocam Yaman Örs'ün isteği ve desteği ile Ankara Üniversitesinde verdiğim "coevolution" konusundaki sunuş. Bir grubun önünde yaptığım ilk konuşmaydı ve sevgili hocamın bana olan güveni sayesinde çok iyi bir başlangıç oldu benim için.
11 yılın sonunda eşimin işi dolayısı ile Amerika'ya taşındık ve benim için pek de kolay olmayan bir kendini kabul ettirme süreci başladı. İlk olarak iki yıl University of Medicine and Dentistry (UMDNJ) de doktora sonrası çalışma yaptım. Ardından bugün çalıştığım şirkette teknik destek elemanı olarak işe başladım. Bu süreci kolay atlatmamda da ODTÜ'den aldığım eğitimin ve güvenin büyük katkısı var. Dünyanın neresine gidersem gideyim ODTÜlü olmanın ayrıcalığını her zaman hissettim. Eğitimin İngilizce verilmiş olması ayrıca yurt dışında işimi çok kolaylaştırdı. ODTÜ'deki hocalarımdan bazıları ile ilişkilerim hala sürüyor, Ankara'ya gittiğimde bir iki sefer kampüse de gidebildim ve bu kadar güzel bir kampüste 11 yıl geçirdiğim için ne kadar şanslı olduğumu gene hatırladım."
Yeni mezunlara önerim kendilerine güvenmeleri, öğrenmeye açık ve meraklı olmaları, verilen işleri titizlik ve ciddiyetle yapmaları, insan ilişkilerini, iletişim ve sunuş becerilerini geliştirmeleri ve de kimsenin onları bir kalıba sokmasına izin vermemeleri. Son olarak aldıkları eğitimin gücünün farkında olmaları ve tutkuyla yapacakları bir iş bulmaları. Aldıkları eğitim dünyadaki pek çok üniversite ile yarışabilecek ve hatta geçebilecek düzeyde, ben bunu yıllar içinde pek çok Amerikan üniversitesi mezunu görmüş ve onlarla çalışmış biri olarak büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim. Bol şanslar diliyorum.
Mehmet Sezer (EE '92)
Xerox - Orta Doğu ve Afrika Genel Müdürü
1992 yılında Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun oldum.
ODTÜ’de geçirdiğim yıllar, akademik anlamda, Türkiye’de alabileceğim en iyi eğitim öğretimi aldığım yıllardı. ODTÜ’yü elektrik ve elektronik mühendisliğini Türkiye’de en iyi öğrenebileceğim yer olarak gördüm. ODTÜ’de dünya çapında hocalardan dersler aldık ve başka bir yerde daha iyi bir eğitim öğretim verilebileceğini hiç düşünmedim. Hala da öyle düşünüyorum. Ancak ODTÜ sadece akademik olanakları ve başarısı nedeni ile tercih ettiğim bir yer değildi. ODTÜ’lü tanıdıklarım ve aile yakınlarımdan duyduğum, gözlemlediğim, ODTÜ’de okuma keyfi, ODTÜ’de okuyan kişilerin kazandığı vizyon ve bakış açısı da son derece etkili oldu benim için. ODTÜ’nün kampüs yaşamı, ODTÜ’de kurulan dostluklar ve paylaşımlar çoğu zaman akademik başarıların bile önüne geçen olgulardı. ODTÜ bu anlamda kişisel gelişimime çok önemli katkılar yapmış, yaşamı sorgulamamı, hayata başka pencerelerden bakabilmeyi sağlamıştır bana. Her şeyden öte kendime güvenimi sağladığım yer olmuştur. En iyilerle birlikte oldum, dayanışma içinde arkadaşlarımla rekabet ettim. ODTÜ’lülük bilinci ve sorumluluğu ile her arkadaşıma bölümü ne olursa olsun “Hocam merhaba” diyebilmenin keyfini yaşadım ODTÜ’de. Aynı şekilde farklılığı ve beğenilme duygusunu ilk ODTÜ’de hissettim. Bütün bunlar her ODTÜ’lü için olduğu gibi benim de ODTÜ ile gurur duyduğum hususlardı.
Mezuniyet sonrası büyük bir özgüven içinde girmeye çalıştığım iş dünyasının çok kolay başarı yakalanabilecek bir yer olmadığını gördüm. Tabi ki ODTÜ mezunu olmak birçok kapının açılmasını ve teklifin yapılmasını sağladı. Ama daha ötesini değil. Okul ve iş dünyası birbirinden çok ayrı dünyalar. Hele de alanınızı değiştirir, eğitim aldığınız konunun dışında çalışmaya karar verirseniz çok ciddi zorluklar sizi bekliyor bunu bilmelisiniz. Öncelikle ODTÜ’lü olmak avantaj değil bir dezavantaja dönüşebiliyor. Bilmediğiniz konularda bile insanlar sizin ODTÜ’lü olduğunuz için daha iyi olmanızı, hatta işi öğrenmeden herkesden iyi biliyor gibi hareket etmenizi, ODTÜ’lü olma farkını göstermenizi bekliyor. Bununla birlikte adı konmamış kıskançlıklar da sizi bekliyebiliyor. Tabiki zaman içinde potansiyeliniz ve kendi öz güveninizle tüm zorlukların üstesinden geliyorsunuz ama o başarınızın ardında ODTÜ kimliğinizin yanında, iş beceriniz, insanlarla kuracağınız iyi ilişkiler ve herşeyden öte alçak gönüllü hareket edebilme beceriniz ön plana çıkıyor. Kibirli olmamak, samimiyet, paylaşmak, başkalarına yardımcı olmak ve uyumlu hareket asıl başarıyı getiren faktörler haline geliyor. Son olarak şunu da söylemeden geçmek istemiyorum, ODTÜ’den mezun olduğunuzda aslında elinizde bir diplomadan çok daha fazlası oluyor, içine girmiş olduğunuz sosyal networkün değeri gün geçtikçe artıyor ve birçok kapıyı aralamakta sahip olduğunuz çeşitli sıfatlardan çok daha önemli bir yer tutabiliyor.
ODTÜ ile bağlarım devam ediyor. Üniversite’den arkadaşlarımla iletişimim sürüyor. Ankara’da bulundukça ODTÜ’ye gitmeye hocalarımı, tanıdıklarımı ziyaret etmeye çalışıyorum. ODTÜ etkinliklerine katılıyorum. ODTÜ yönetimi ve öğrenci klüplerinin davetleri ile ile ODTÜ’ye çeşitli konuşmalar yapmaya geliyorum. Zaman zaman imkanlarım doğrultusunda ODTÜ’ye destek olmaya çalışıyorum.
Son olarak öğrencilerimize de birkaç tavsiyede bulunmak isterim. Öncelikle ODTÜ’de olmanın keyfini çıkarsınlar. Hayatlarında bir daha böyle bir dönem yaşamayacaklar ve ODTÜ’de yaşadıklarını hep özlemle hatırlayacaklar. ODTÜ’lü olmanın gururunu hep içlerinde yaşatsınlar ama bunu da çok abartmasınlar. Çünkü dışarıda çok çetin bir rekabet ortamı var artık. Eskiden olduğu gibi kimse kimseye şu ya da bu üniversiteden mezunsun diye kolayca iş vermiyor, değerlendirilen çok farklı parametreler var. Kişinin kendisini piyasanın beklentileri doğrultusunda çok iyi yetiştirmesi gerekiyor. Okulu belki biraz uzatın ama iş hayatına muhakkak mezun olmadan önce atılın ve iş dünyasının beklentilerini çok iyi algılayın ve kendinizi ona göre hazırlayın. Alçak gönüllüğü elden bırakmayın, kimseye yukarıdan bakmayın. Ne kadar başarılı olursanız olun insanları sevmez, onlara kendinizi sevdiremez ve onlarla uyum içinde olamazsanız ağzınızla kuş tutsanız bile sürekli bir başarıyı yakalayamayacağınızı bilin. Bilginizi deneyiminizi paylaşın, insanlara karşılıksız yardımcı olun, ön yargılı olmayın, farklı görüş ve düşüncelere açık olun. Mutlak bir doğrunun olmadığını aklınızdan çıkarmayın. Özgürlüğünüzden taviz vermeyin, özgürlüğünüz ve sevdikleriniz için mücadele etmekten vaz geçmeyin. Yaşamın her alanında zekânızı ve farklılığınızı ortaya koyun.
Hayatta hepimizin ulaşmaya çalıştığı asıl hedef mutluluğu yakalamaktan başka bir şey değil aslında. Okul, iş, evlilik hep bu yolculukta uğranan duraklar. Doğru durakları seçtiğinizde hayat denen bu yolculuk daha zevkli bir hale geliyor. Son olarak şunu söylemek isterim seçimleriniz ne olursa olsun yanlış seçim diye bir şey yoktur. Başarı veya başarısızlık; yapılan seçimin uygulanması sonunda ulaşılan son noktadır, unutmayın ki her yarışın bir kazananı vardır. Hayatta beklentilerinizi ne kendinizi aldatacak kadar çok aşağıda ne de mutsuz edecek kadar çok yukarıda tutmayın, her konuya mantık yanında mutlaka sağduyu ile yaklaşın, elde edilen sonuç istenen olmasa bile hangi niyetle o işe başlanmış olduğunu sakın göz ardı etmeyin. Tüm bu kavramları bir denge içerisinde tutmanız bu yolculukta sizlere çok yardımcı olacaktır. ODTÜ benim hayat yolculuğunda seçtiğim çok doğru bir duraktı, hepinize iyi bir hayat yolculuğu dilerim.
Benay Öztürk (ME ’92)
Koçtaş Yapı Marketleri T.A.Ş. – Genel Müdür Yardımcısı
ODTÜ’de geçirdiğim yıllar bana çok nitelikli bir akademik eğitimin yanısıra kişisel gelişim anlamında da pekçok değer ekledi. Problemlere farklı bakabilmenin nasıl farklı çözümler üretebileceğini ODTÜ’de öğrendim. Birey olarak değerli olmanın ve kişisel özgürlüklere ve farklılıklara değer vermenin ne kadar önemli olduğunu anladım. Sorumluluk bilincimin gelişmesinde ve “zor” diye bir şey olmadığını anlamamda çok önemli faydaları oldu. Her şeyden önce ODTÜ’lü olmak bir ayrıcalık… Gerek işe girişte, gerekse sonrasında hem size bakış açısı hem de beklentiler farklılaşıyor. ODTÜ’de kendime kattıklarım ve farkında olmadan öğrendiklerim başarımda çok önemli paya sahip. Problemlere bakış açımın çözüm odaklı ve analitik olmasının çok faydalı olduğuna inanıyorum. İstanbul’da ve çok yoğun bir çalışma ortamında olmam nedeniyle ODTÜ ile bağlarım çok fazla devam edemiyor ne yazık ki. Öğrencilerimiz ODTÜ’lü olmanın anlam ve değerini çok iyi kavrayarak bunun sürdürülebilir olması için sorumluluk alsınlar. Çok çalışmak, farklılaşabilmek, sürekli yenilik ve gelişme için uğraşmak çok önemli. ODTÜ’nün değerlerine örnek bireyler olarak sahip çıksınlar. ODTÜ’nün ve ODTÜ’lü olmanın keyfini sonuna kadar yaşasınlar.
Haldun Dingeç (ME '91, ME '96)
Arçelik A.Ş. Ürün Direktörü
Araştırma, (hatta hızlı, bıkmadan usanmadan araştırma!) yeteneğimin okulda çok geliştiğine inanıyorum. Bunun yanında; rekabet, değişikliklere hızlı uyum, zorluklar karşısında yılmama ve takım çalışmasının gücünü anlama gibi yetkinliklerimin üniversite geliştiğine inanıyorum. Mezuniyet sonrasında ODTÜ’lü olmanın etkilerini sürekli pozitif olarak hissettim. Türkiye’de ODTÜ’lü olmak bir ayrıcalık! Üniversitem toplum içerisinde benim özgüvenimi hep arttırmıştır. Üniversitem sorulduğunda hep gurur duyarak ‘ODTÜ’ derim. ODTÜ ile bağlarım şirketimizin üniversite işbirlikleri çerçevesinde profesyonel olarak devam ediyor. Özel hayatımda, Ankara’da olmanın avantajı ile vakit buldukça gidiyorum ve her gittiğimde çok keyif alıyorum. Ben kendi çocuklarıma ‘hayatınızda, seçtiğiniz üniversite çok önemli! Hayatınızın sonuna kadar bu etiketle yaşayacaksınız, çok çalışıp doğru üniversitede okuyun!’ diyorum. Sizler doğru yerdesiniz! Hayatta başarılı olmak için gerekli olan ilk adımı atmış durumdasınız! Bundan sonra da çok çalışmaya devam ederek bu ülkenin en üst seviyelerine geleceğiniz konusunda hiç şüphem yok! Unutmayın bu ülkenin size ihtiyacı var.
Ender Arslan (ME '90, ME '93)
Kale Group Kurumsal Strateji ve İş Geliştirme Direktörü
ODTÜ’de lisans yapmak bana öğrenmeyi öğretti. Zaten bu öğretinin ODTÜ’nün temel hedeflerinden olduğunu da yıllar içinde hocalarımızdan teyit etmiş olduk. Buna ilave olarak çok yaratıcı ve teknik açıdan güçlü mühendisler olarak iş hayatlarına atıldık. Yüksek lisans ise bize kendimize güveni pekiştirdi diyebilirim. Sorunlar karşısında araştırmacı ve çözüm üreten olmayı sağladı. ODTÜ’nün bize sağladığı değerler ve özellikler iş hayatında başarı için anahtar niteliğindedir diyebilirim: Öğrenmeyi bilen, araştırmacı, çalışkan, özgüvenli, cesur, açık fikirli, sadece kendi tecrübelerinden değil diğerlerinin de tecrübelerinden faydalanan, sürekli kendini geliştiren, temel bilgi alanları güçlü, özgür birey. ODTÜ’de bize az kazandırılan değer ise iletişim ve ilişki ağlarının gücüdür, bu alanımızı da geliştirmemiz çok iyi olacaktır. ODTÜ ile bağlarım çeşitli şekillerde devam ediyor. İş hayatı kapsamında ihtiyaç olduğu durumda üniversite - sanayi işbirliği kapsamında hocalarımızla temas ederiz, buna ilave olarak özellikle dönem arkadaşlarımızla ilişkimiz sürekli devam eder. Bu işten ziyade psikolojik sağlımızı güçlü tutmak için de çok faydalı olur. En azından ayda bir üniversiteden dostlarla bir arada olmak sohbet etmek gibisi yoktur. Üniversite ile ilişkiyi hiç koparmayalım, arkadaşlarımızla ilişkiyi hep arttırarak devam edelim, her geçen dönem daha çok aydınlanmış bir toplum olabilmek için etrafımızı da aydınlatmaya gayret edelim derim. Uzun zamandır İstanbul’da yaşadığım için şu notu da yazmak isterim: ODTÜ’lüler yeni bir fabrika, sistem kurulurken başarılı olur diye genel bir kabul vardır, ama açılış ve seremonilerde ise diğer üniversitelerden mezun arkadaşlarımız kadar başarılı değiliz maalesef. Dolayısı ile bu konu da ODTÜ’lüler olarak gelişmemiz gereken bir alan diyebilirim.